Melek İpek kimdir? Melek İpek eşini neden öldürdü? Tutuklandı mı? Soruları son haftalarda en fazla araştırılan konular içinde yer aldı. Eşinin kendisini ölümle tehdit etmesinin ardından evde bulduğu kuş silahı ile eşini öldüren Melek İpek’in yaşamı merak konusu oldu.
MELEK İPEK KİMDİR?
31 yaşındaki Melek İpek 2 Çocuk annesidir. Uzun senelerdır eşinin şiddetine maruz kalan İpek, ellerini kelepçeleyip kendisini çıplak halde saatlerce döven eşi Ramazan İpek’i (36) av tüfeği ile vurarak öldürmüştür.
MELEK İPEK TUTUKLANDI MI?
Melek İpek halen tutuklanmadı. İpek, jandarmadaki ifadesinin ardından bu sabah adliyeye gönderildi.

MELEK İPEK OLAYI NEDİR?
Antalya’nın Döşemaltı beldesinde gerçekleşen olayda önceki gün kocasının kelepçe ile bağlayarak çıplak halde dövdüğü Ramazan İpek’i av tüfeği ile vurarak öldüren 2 çocuk annesi 31 yaşındaki Melek İpek’in olaya ilişkin ifadesi yaşandı.
Ev hanımı olan Melek İpek ifadesinde, eşi Ramazan İpek ile liseden arkadaş olduklarını ve 12 senedir evli olduklarını açıkladı.

“SENİ DE ÇOCUĞU DA SÜLALENİ DE ÖLDÜRÜRÜM”
Evliliğinden 6 ve 8 yaşlarında iki çocukları olduğunu anlatan İpek, “3 yıl önce bu şuan ki mevcut evimize taşındık. Burada kiracıyız. Evliliğimiz başından beri maddi sıkıntılardan kaynaklana huzursuzluk ve kıskançlıkları vardı. Sürekli kavga ediyorduk beni tokatla ve tekme ile dövüyordu. Ailem bu evliliğe karşı çıktığı için bende ayrılmak istemedim. Çok dayak tükettiğim zaman karakola gidip ifade vermeyi çok istedim. Lakin eşim her seferinde eşim, özellikle büyük kızımın doğumundan sonra, kendisini şikayet edersem, ”Sen koruma kararı alırsın ben ifade verir çıkarım döndüğümde senide çocuğu da sülaleni de öldürürüm” diye konuştu.
Eşinin silahlara olan tutkusu ve güvenlik işi yapması sebebiyle bu tehditleri yapabilme korkusu ile şikayet edemediğini ifade eden Melek İpek, “ Bundan 7 ay önce bir kavgamızda beni tekme ve tokatla yaraladıktan sonra av tüfeğinin namlusunu ağzıma sokarak kurma kolunu koyup içi dolu vaziyette, “ ‘Seni burada öldürüp kıyma yapar köpeklere yediririm, kimse senin izini bile bulamaz’ diyerek tehdit etti.
10 yıl önce ilk kızına hamileliğinde eşi Ramazan İpek’in, M.A. isimli 17-18 yaşlarındaki kızı eve getirdiğini, korkudan ve endişenden dolayı bir şey söyleyemediğini dile getiren Melek İpek, “Bu kızı o zaman hayatta olan ufak kardeşinin kaçırdığını ve bizim evde kalacağını dile getirdi. Ben işin böyle olmadığını hissetmiştim. Birkaç gün sonra odaya girdiğimde eşimin bu kızı alından öptüğünü görünce tartışmaya başladık. Eşim bana kızın saçında kül vardı onu üflediğini dile getirdi. Kızım dünyaya geldiktan sonra ona karşı gelirsem beni ve ailemi öldürmekle tehdit ediyordu. Doğum yaptıktan sonra 10 gün ailemin evine gittim, geri döndüğümde yatak odasında o kızın çıplak yattığını gördüm. Kucağımda bebeğimle sinir krizi geçirdim. Kavga etmeye başladık, beni yine ölümle tehdit etti. Bu kız 3-4 ay bizimle yaşadı. M.A ile bu kızın ilişkisinin hemen hemen 7-8 yıl sürdü. Yaklaşık 1 yıl önce yine bu kızı eve getirdi. Kız ayrılmak istediğini dile getirdi Ramazan sinirlendi. Bana, bugün yaptığı gibi M.A.’yı kelepçeledi. Yumruk ve tekme atma suretiyle vurdu. Evde bulunan av tüfeğinin dipçiğiyle vurdu. Ben bu duruma engel olmaya çalıştım fakat silahı bana doğrultup ‘Bu işe karışırsan seni öldürürüm’ dedi. Ben de korktum ve müdahale edemedim” dedi.
“SENİ NEFES ALDIRMADAN ÖLDÜRÜRÜM”
Yine bir kavgalarının ardından Ramazan İpek’in kendisine av tüfeği ile arkadan ateş ettiğini ileri süren Melek İpek, “ Kurşun ayağımın kenarına geldi. Hayatım bu biçimde korkuyla geçti. Bu sıkıntılarımı yaşadığım bölgedeki birden çok insan bilir. Eşim alkol kullanırdı, bazı zamanlarda evde de içerdi. Keneviri de yanımızda içerdi. 15 gün önce sigarayı bıraktım. Canım sigara istemesin diye kendime özen göstererek, saçlarımı boyattım, kıyafetlerime dikkat ettiğim için sırf bundan dolayı eşim,” Sen kesin beni aldatıyorsun, sen birini mi buldun, benimi aldatıyorsun, seni nefes aldırmadan öldürürüm” diyordu” şeklinde konuştu.
“Mesajlaşmalar”
Olay gecesi yaşananları da sıra sıra anlatan İpek, “Ben OSB’de faaliyet gösteren bir fabrikanın personel servisini ben çektim. 19.00’da eve döndüm. Biraz oturduk eşimde enteresan tavırları vardı. Kıskançlıkları uzun süredir sürdürmektedu. Akşam yemeğini yedik. Eşim abdest aldı. Normalde namaz kılan bir insan değildir. Cep telefonundan dua açıp dinledi. Çocuklarım ve ben diğer odadaydık. Ne yaptığını anlamadık. 10 dakika sonra yanımıza geldi. Aynı odada oturmamıza rağmen benim telefonuma, WhatsApp üzerinden ‘Ben ayrılmak istiyorum’ diye mesaj attı. Ben de ‘Sen bilirsin’ diye yanıt attım. Tekrar, ‘Bizim için en iyisi bu olacak” diye mesaj attı. Bende,”Keyfin bilir” diye yanıt verdim. Yeniden, ‘Diğer odaya gider misin’ diye mesaj attı. Ben de yanıt vermeden çocukları alarak diğer odaya gittim.” Aynı evin içinde mesajlaşmaya sürdü. “Eşim ‘Çocukların velayeti ile ilgili konuşmak istiyorum, madem gelmiyorsan çocukların biri sende biri bende kalsın’ diye mesaj attı. Ben de ‘İkisi de sende kalsın ayırmayalım, ben nasıl olsa ardından senden çocukları alırım’ diye mesaj attım. Böylelikle boşanmamız üzerine mesajlaştık. Lakin hiç konuşmadık” dedi.
“Gece boyu işkence iddiası”
Saat 22.30 saatleri civarında çocuklarıyla uyumaya hazırlandıklarını anlatan İpek, “Eşim benim adıma ruhsatlı olan yivli av tüfeğiyle içeri girdi. Tüfeğim normalde salonda duvara dayalı kılıfın içinde dururdu. Bana ‘Son duanı et kelimeyi şahadet getir’ dedi. Tüfeği bana doğrulttu. Ben de öldürmemesi için yalvardım. Tüfeği ateşleyeceğini anlayınca çocuklarımın önüne geçtim. İki kızım birbirine sarılmış ağlıyorlardı. Eşimin elindeki tüfeği elimle ittim, amacım çocuklarımı uzaklaştırmaktı. Bu esnada eşim ateş etti, çıkan mermi camdan dışarı gitti, biz yaralanmadık. Eşim tekrar tüfeği bana doğrulttu, ben tekrar öldürmemesi için yalvardım. Bu sefer tüfeği çocuklarımıza yöneltti. Beni “Sana önce çocuklarının acısını yaşatacağım, sonra seni öldüreceğim’ diye tehdit etti. Ben iki kızımın eşim aracılığıyla öldürüleceği düşüncesi ile çok korkup kızlarımın üstüne kapandım. Bu sefer tüfeğin dipçiği ile kafama vurdu. Bundan dolayı gözüm, yüzüm, kolum ve omzumdan yaralı olarak kurtuldum. Saçımdan sürükleyerek diğer odaya getirdi burada yumruk ve tekme ile yüzüme ve vücuduma vurdu. Cebimdeki telefonu aldı kafama ve yüzüme telefonla vurdu. Çığlık attığım için susmamı dile getirdi ve boğazımı şiddetli bir biçimde sıktı. Bunun etkisiyle gözlerim yerinden çıkacak gibi oldu, karardı. ‘Diğerlerine daha azını mı yaptığımı düşünüyorsun’ diye bağırdı. Elinden kurtuldum, kaçmaya çalışırken yakaladı yumruk ve tekme atmaya başladı. Çığlık atmaya devam edince tekrar boğazımı sıktı bu esnada ben bayıldım” diye konuştu
“Tecavüz”
Kendine geldiğinde üzerinde kıyafetlerinin olmadığını gördüğünü ifade eden İpek, “Ellerim kelepçeliydi. Boynum ellerime, ellerim ayaklarıma, eşimin avda kullandığı naylon iple cenin pozisyonunda olacak biçimde banyoda buldum. Eşim bana soğuk su tutuyordu. Kendime biraz geldiğimde eşimin bana tecavüz ettiğini acıyla hissettim. Bunun yanı sıra ben üşüdüğüm için tir tir titriyordum. Eşim ise banyoda çıplak vaziyette bir şey olmamış gibi duş alıyor, duvarları yıkıyordu. Duvarda ve klozetin üzerinde kan izlerim vardı bunları yıkıyordu. Banyoyu temizledikten sonra ayrıldı. Eşim 15-20 santim uzunluğundaki bıçakla geri geldi. Ben yerde cenin pozisyonunda olacak biçimde banyoda bekliyordum. Sol göğsümün altına bıçağı dayadı, sol eli bıçağı tutuyordu. Sağ eliyle baskı yapıp bana ‘Buranın biraz daha altından bıçaklarsam ciğerine girer, biraz üstüne sokarsam kalbini delerim ama buradan yaparsam daha çok acı çekerek ölürsün’ derken vücudumun farklı bölgelerinde bıçağı gezdirerek ucunu hissettiriyordu. Ben o an bıçakla keseceğini hissettim sürekli olarak ağlayarak öldürmemesi için yalvarıyordum. Çığlık atıp yardım isteyemiyordum, çünkü bağırdığım takdirde öldüreceğim yönünde tehdit etti. Seni öldüreceğim çocukları da buraya yatıracağım” ifadesinde bulundu.
“GÜNDÜZ GÖZÜ İLE PARÇALAYIP ÖLDÜRECEĞİM”
Eşinden uğradığı şiddet karşısında çocukların bağırdığını anlatan Melek İpek, “ Çocukları odadan çıkmamaları hususunda uyardı. Çocukları görmedim ve seslerini duymadım. Ellerimi çözdü, kelepçeyi çıkarttı ve ‘duşunu al kapıda bekliyorum’ dedi. Kapıyı açık bırakarak banyonun önünde beni izledi. Ben duşumu aldım havluya sarıldım eşimle birlikte diğer odaya gittik. Bu esnada beni öldürmekten vazgeçtiğini düşünüp rahatladım. Tekrar kelepçeyi getirdi kaçmaya yeltendim fakat başaramadım. Beni yakaladı ellerim arkada olacak biçimde çok sıkı kelepçeledi. Yatamıyordum. Kelepçeyi çıkarmasını istedim. Bana ‘Sessiz yat yoksa balkondan aşağı atarım seni. Gecenin karanlığında değil gündüz gözü ile öldürüp parçalayacağım’ dedi. Kızlarım diğer odada idi. Büyük kızımın kusma sesi geldi onlara bağırarak ‘Yatın uyuyun öldürtmeyin kendinizi’ dedi. Yerde yer yatağında yattı ben yatakta ters kelepçeyle dönmeye çalıştıkça koltuktan ses çıkıyordu. Yanıma geldi kelepçeyi söktü ve önden ellerimi kelepçeledi ve yerdeki yer yatağının yanına yatırdı. Ben açık olan kanepenin alt boşluğunda idim. Beni buraya sıkıştırarak hareket etmemi engelledi. Böylelikle eşim uyudu ben korku ve üşüdüğüm için sabaha kadar uyuyamadım. Sabah ezanı okunurken kendimden geçmişim. Eşim beni uyandırarak servisi yapıp geleceğini dile getirdi. ‘Ben gelinceye kadar burada bekle geldiğimde yarım kalan işimi halledeceğim’ diyerek gitti. Evin dış kapısını kilitlemedi. Akşam ateş ettiği silah salonda duvara dayalı biçimde duruyordu. Baktım mekanizması yoktu. Beni öldürmesin diye silah aradım, fakat bulamadım.” dedi.
“BANA SABAHA KADAR İŞKENCE YAPAN EŞİMİ ÖLDÜRDÜM, NAMUSUMU TEMİZLEDİM”
Evde sabit telefon olmadığını, kızlarının cep telefonunu eşinin sakladığını ve bulamadığını dile getiren İpek, “Kelepçenin anahtarını aradım, bulamadım. Kızlarım ile birlikte çay kaşığı ve saç tel tokaları ile kelepçeyi açmaya çalıştık ama açamadık. Kızımın yardımıyla üstümü çarşaf sardım ve komşumuz Turgut Yaraşlı’nın evine gittim. Evlerimizin arası hemen hemen 100 metre uzaklıktadır. Bunun nedeni eşim arada bir milli parklardan ceza yememek için tüfeğini Turgut’un evine bırakır. Kapıyı Turgut’un eşi Semra Yaraşlı açtı, bana ‘ne bu halin’ diye sordu. Ben de korkumdan bir şey söylemek istemedim. Sorularını yine kavga ettim diye geçiştirdim. Kendilerinde eşimin tüfeğinin olup olmadığını sordum. Semra bana tüfeğin kendilerinde olmadığını dile getirdi. Ben de eve gittim. Semra benim kelepçeli olduğunu görmemesi için ellerimi örtmüştüm. Evde çocuklarım ile birlikte eşimi beklemeye başladık. Çocuklarım sürekli olarak bana ‘Babamız bizi öldürecek mi?’ diye soruyordu. Hatta C. korkudan altına işedi. Bunun yanı sıra eşimin arabasının sesini duyunca kızlarım, ‘Anne babam geldi, bizi öldürecek mi? diye korkudan ağlamaya başladılar. Ben çocukların olduğu odadan çıktım evin girişindeki soldaki ilk odaya girdim. Eşim aşağıdan küfrederek ve bizi öldüreceğini söyleyerek eve çıkıyordu. Kapıya tekme atarak içeri girdi. Evin içinde bağırmaya başladı. Ben odanın bir köşesinde sinmiş bir biçimde duruyordum. Bu arada öncedenden görmediğim odadaki ufak kuş silahı gözüme çarptı. Ellerim kelepçeli olmasına rağmen silahı elime aldım. Derdim bana sabaha kadar sistematik işkence yapan eşimi korkutmaktı. Bunun yanı sıra odanın kapısı sert bir biçimde açıldı. Eşimle yüz yüze geldik. Aniden üstüme atılmaya kalkıştı. Bir arbede yaşanırken kontrolsüz biçimde silah patladı. Ben önce öldüğümü düşündüm. Sonra eşimin odanın kapı girişinde yığıldığını, kan aktığını gördüm. Hemen eşimin cebindeki cep telefonunu aldım. Telefonunu açmaya çalıştım. Şifresini bilmediğim için açamadım. Telefonu yüzüne gösterdim şifrenin açılması için. Lakin açılmadı. Sonra acil aramalar çıktı bende 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aradım. Eşimi vurduğumu acil jandarma ve ambulansa haber verilmesini istedim. Yaşananların şokuyla eşimin başında çömelmiş vaziyette bekledim. Kapı çaldı jandarma ve ambulans geldi. Kelepçelerimi jandarma çözdü, ben de üzerimi giyindim. Daha sonra işlemler için gözaltına alındım. Ben bu yaşananlardan dolayı üzgünüm ve pişmanım.
Lakin böyle kötü bir olay olmasaydı ben ve 2 kız evladım ölmüş olacaktı. Bana sabah kadar işkence yapan eşimi, namusumu temizledim” diyerek ifadesini bitirdi.