Ömrünü adadığı Türk milliyetçiliğinde bir devrin son temsilcilerinden olan İbrahim Metin, Ülkücüler için 1969–1979 senelerı arasının bir siyasi tarih kitabı olan “Devlet Gazetesi” nin sahibiydi. Ülkücü Hareket’in en bilinen isimlerinden olan İbrahim Metin bu sabah yaşamını yitirdi. Ölümü ülkücü camiyada büyük üzüntü yaratan İbrahim Metin ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyenler araştırmalarda yer alıyor. Peki, İbrahim Metin kimdir? Nereli? Neden öldü? Kaç yaşında öldü? İşte detaylar…
İBRAHİM METİN KİMDİR? NERELİ? KAÇ YAŞINDA NEDEN ÖLDÜ?
İbrahim Metin, 1939 senesinde Konya’da dünyaya gözlerini açtı. İlkokul eğitimini başkent Ankara’da bitirdi. Gençlik senelerında Ankara’da olan Metin, Türk Ocağı Gençlik Kollarının 1958 senesinde kurulmasında büyük rol oynadı. İlk milli kültür şuurunu ortaokuldayken edebiyat hocasının okuttuğu şiirlere, metinlere borçlu olduğunu dile getirirdi. Lise son sınıf öğrencisiyken okullarının kültür yönünü takip etmek adına kurulan , “Öğrenci Kültür Birliği” başkan oldu. Her zaman Türk kültürünü benimseyen ve önem veren bir kişilikti. Türk milliyetçiliğine ömrünü adayan 81 yaşındaki İbrahim Metin, bu sabah vefat etti.
İBRAHİM METİN, KENDİ HAYATINI BÖYLE ANLATTI
İbrahim Metinin kendi ağzından yaşamını şöyle anlatıyor:
“Ben Konyalıyım 1939 Nisan’ında Konya’da dünyaya geldim. İlkokul ikinci sınıfta Ankara’ya gitmek mecburiyetinde kaldım. Babamı bir trafik kazası neticesinde kaybettim. 1979’a kadar da Ankara’da idim. Biz orada Türk Ocağı Gençlik Kollarını 1958 senesinde kurduk, kurmamızın bir sebebi daha o sıralarda Türk milliyetçileri yeni yeni hakim olmaya başlamıştı. Dr. Sadettin Bilgiç Türk Ocağı müdürü olmuştu. Ayhan İnal diye bir ağabeyimiz vardı. Ben Ankara Ticaret Ortaokulundan başladım, lise, sonra da akademi sürdüm. Ben ortaokuldayken edebiyat kolunda idim.
Muhittin Gölcük diye bir edebiyat hocamız vardı. O her sene Namık Kemal günü, Ziya Gökalp günü, Mehmet Akif günü düzenlerdi. Türk edebiyat kollarında Ayhan İnal da edebiyat kolu başkanıydı ve biz de şiirler okurduk orada. Daktilo salonu diye bir salonumuz vardı, daktilolar kaldırılır her sene büyük bir salon oluşturulurdu. Bütün öğrenciler oradan o günlerle alakalı şiirler dinlerdi. Yani bir manada ilk milli şuurumuzu aldığımız kaynaktır oralar. Ben de lise son sınıfa geldiğim zaman Milli Eğitim Bakanlığı Ankara Mesleki ve Teknik Öğretim Okulları Öğrenci Kültür Birliği diye okullarının kültür yönünü takip etmek adına bir kuruluş meydana getirmişlerdi.
Ben de o kuruluşun genel başkanı oldum. O kuruluşta gezi kolu vardı, kültür kolu, tiyatro kolu vs. Tabii orada da geniş bir muhit meydana gelmiştir mesela iki tane kız enstitüsü vardı. İsmet Paşa Kız Enstitüsü ve Gazi Mustafa Kemal Kız Enstitüsü. Orada da Atsız Bey’in kardeşi Nejdet Sançar “Türk ahlakı nasıl olmalı” konulu konferanslar verdiriyordu. Ayhan Ağabey, Türk Ocağı Gençlik Kolları kurmak isteyince beni tavsiye etmiş ve ben de bütün orada bulunan ekibimle birlikte Ankara Türk Ocağına gelmiş olduk. O vakitler milliyetçi gençlik çok değildi yahut olsa bile birbirini tanımıyordu, irtibatlı değildi.
Onun için ilk telaşımız her fakülteden bir temsilci olsun istiyorduk, işte onunla alakalı de çeşitli tanışma metotlarımız vardı. Ben geldiğimde Mustafa Kafalı Türk Ocağında idi. Mustafa Kafalı hem hukuk hem de Dil Tarih Coğrafya mezunudur. Yaş olarak da benden bir kaç yaş büyüktür. Kerküklü şehidimiz Necdet Koçak’la da orada tanıştık. Türk Ocağı Gençlik Kollarından sonra 1969 öncesinde partinin Gençlik Kolları ile alakalı Türkeş Bey, Sadi Somuncuoğlu’nu görevlendirmişti. Sadi Somuncuoğlu da benim liseden arkadaşımdır. Ticaret Lisesi’nde biz aynı sınıfta idik. Onun gençlik işleri etrafında bizlerde vardık.
Arkadaşlarımız Kazım Yaşar Kopraman, İzmir’de İsmail Aka ve İskender Öksüz bu arkadaşlarla sonradan geldi. İskender Öksüz yurt dışındaydı gençlik kolları faaliyette iken. Aynı zamanda da MHP’nin gençlik işleriyle de biz ilgilendik. Sonra 1969’da Adana Kongresi, partinin isminin ve amblemini değiştiği kongrede de Türkeş Bey, Sadi Bey’le beni MHP Genel İdare Kurulu’na aldılar.
