Memur, Memurlar, Öğretmen, 4/C, 4/B, Sözleşmeli Personel, Sağlık Personeli, Askeri Personel, Emniyet Teşkilatı ile ilgili haberler, kpss yerleştirme ve sonuçları, memur alım ilanları.

Elif Nur Fırat Karalar kimdir?

0

Elif Nur Fırat Karalar kimdir?, biyografi bu kez siz değerli okurlarımıza Elif Nur Fırat Karalar kimdir? başlığı altında geniş bir şekilde bilgiler verelim istedik.. Elif Nur Fırat Karalar kimdir? yaşamı ile ilgili tüm detaylar..

Elif Nur Fırat Karalar kimdir?

Hücre İskeleti Araştırma Laboratuvarı’nda gerçekleştirdiği çalışmaları bundan dolayı Avrupa Moleküler Biyoloji Örgütü’nün (EMBO) Genç Araştırmacılar Programı’na seçilen ilk Türk bilim insanı olan Koç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde görevli Dr. Öğr. Üyesi Elif Nur Fırat Karalar, sahip olduğu başarıyla halkımıza bir milli gurur kaynağı daha sundu.

Bu akademik başarıyla bilim alanında, Avrupa’ya Türk adını altın harflerle kazıyan Elif Nur Fırat Karalar’ın yaşamı da merak konusu halini aldı. Peki  Elif Nur Fırat Karalar kimdir? İşte  Elif Nur Fırat Karalar’ın yaşamı, akademik başarıları, bilim bölgesindeki yükselişi, ilham kaynakları ve tavsiyeleri…

ELİF NUR FIRAT KARALAR KİMDİR?

Bilkent Üniversitesi’nde moleküler biyoloji ve genetik okuyan Elif Nur Fırat-Karalar, eğitiminin ardından Berkeley’deki California Üniversitesi’ndeki doktora çalışması için ABD’ye taşındı ve burada Matthew Welch’in gözetiminde aktin çekirdeklenme mekanizmalarını araştırdı. Stanford Üniversitesi’ndeki Tim Stearns laboratuvarındaki doktora sonrası çalışması sırasında, proteomik yaklaşımları kullandı ve sentriol biyogenez için yeni düzenleyici yolları görülmektediran sentriol proteom ve yakınlık interaktomunu tespit etti.

Karalar, 2014 senesinde İstanbul’daki Koç Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent oldu. Laboratuvarındaki araştırma, özellikle merkezcil uydulara odaklanarak, memeli sentrozom / kirpik kompleksinin yapısını ve işlevini incelemeye odaklanıyor. 

Journal of Cell Science’a röportaj veren Karalar, ilham kaynağından meslek aşkına, bilimin gücünden Türkiye’ye dönme sebebine kadar birden fazla alanda kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.

Elif Nur Fırat Karalar kimdir?

İşte o röportaj:

Bilim insanı olması için ilham kaynağının ne olduğu sorusunu, “Babam bir mühendis. O ailedeki ilk üniversite mezunu, bu yüzden bilimin aile geleneğimizin bir parçası olduğunu söyleyemem. Lisede Biyoloji Olimpiyatı takımına katılmak üzere seçildiğimde kariyer alternatifi olarak biyolojiyi düşünmeye başladım. Hücrelerin farklı bölümler halinde nasıl düzenlendiği ve temel işlevlere nasıl aracılık ettikleri ile ilgili çok şey öğrendim. Ne kadar çok okursam, ders kitabı bilgisinin laboratuvarda gerçek araştırma yoluyla nasıl üretildiği hususunda o kadar meraklandım. Bu merak, lisans bölümüm olarak moleküler biyoloji ve genetik okumama yol açtı. Lisans süremde hangi spesifik araştırma sorularını takip etmek istediğimi bilmesem de, Matthew Welch’in UC Berkeley’deki laboratuvarına döndüğümde hücre biyolojisi okumak istediğimi fark ettim.” şeklinde yanıtlayan Karalar, laboratuvarda çalışma tutkusunu anlattı.

Türkiye’den ABD’ye geçişini üniversite zamanında yaptığı stajlarla ilişkilendiren Karalar, “Üniversitedeki ikinci ve üçüncü yılımda iki staj yaptım: biri UT Austin’de moleküler immünoloji üzerine Philip Tucker ile ve diğeri Harvard Tıp Fakültesi’nden Jon Beckwith ile bakteriyel hücre bölünmesi üzerine. Bu deneyimler bana akademi ve ABD’deki araştırma ortamına büyük bir maruz kalma sağladı. Daha sonra ABD’de çeşitli yüksek lisans programlarına başvurdum ve UC Berkeley’e girdim. ABD’de çok az lisansüstü okul ülkeler arası öğrencilerle yüz yüze görüşme yapıyor – çoğu Skype’ı tercih ediyor. Ziyaret etmeden okulları seçmekte zorlandım çünkü nereye gittiğinizi gerçekten bilmiyorsunuz (gülüyor). Diyelim ki Türkiye’den taşınmak zor… Cornell. Mesela öğrenci olarak “Cornell nerede? Ne tür bir araştırma ortamı var? ” Röportaj için Berkeley’i ziyaret ettiğimde, bir biçimde doğru uyduğunu düşündüm. doğru duygu. Daha sonra, çok değişik disiplinlerde birkaç laboratuvar rotasyonu yapma esnekliği, size tutkulu olduğunuz şeyi bulmaya çalışma şansı verir.”

Hücre iskeletine ve ardından sentrozomlara olan tutkunuzu nasıl keşfettiniz?

“Matt’in laboratuvarında, yaptığım ilk deneylerden biri, bir kemo-cezbediciye göç eden nötrofillerin canlı görüntülemesiydi ve bu olağanüstüdı. Yönlendirilmiş göçün mikroskop altında gerçekleştiğini izlemek ve bunun nasıl başarılacağını merak etmek. Bu beni gerçekten hücre iskeletine ve özellikle aktine doğru çekti. Doktora eğitimimin son senesinde, doktora sonrası için ne üzerinde çalışabileceğimi düşünerek, Maxence Nachury’nin (UCSF) Berkeley’deki seminerine gittim. Çok ilham verici olan birincil kirpikler ve siliyopatilerden bahsetti. Şimdi, kirpikler ile ilgili düşünmek sizi sentrozomlara ve merkezcilere götürür ve bu yönde ilerlemek için Tim Stearns’in (Stanford) laboratuvarına katıldım – merkezcil çoğaltma ve lisanslama kavramsal olarak harika araştırma konuları.”

Kısa ve verimli bir doktora sonrası araştırmanın ardından, İstanbul’daki Koç Üniversitesi’nde kendi araştırma grubunuzu kurdunuz. Türkiye’ye geri dönme motivasyonunuz neydi?

“Elbette, akademik araştırmalar için kaynak değişiklikları göz önüne alındığında, bazı insanlar ABD’den Türkiye’ye geçme kararını sorgulayacaktır. Bunun yanında, kariyerinin başındaki bilim bireylerinın neden kendi ülkelerine, özellikle de ‘gelişmekte olan’ ülkelerine yahut zorlu bir siyasi yahut ekonomik ortama geri dönmeye karar verdiklerini vurgulamaktan mutluluk duyuyorum. Bir yönümüz ailemizdi – kariyer adımlarının her birinde üç oğlumuz dünyaya geldi – çok bağlı olduğumuz. Ayrıca, 2014 senesinde Türkiye araştırmaya çok yatırım yapıyordu ve kendi grubunuzu kurmanız için gerçek bir destek vardı. Ayrıca EMBO kurulum hibeleri ve Marie Skłodowska-Curie yeniden entegrasyon hibeleri aracılığıyla verilen cömert destek de var. En mühimsi, Koç Üniversitesi’nde mülakat yaptığımda, ortamın Stanford’dakine çok daha ufak bir bağlamda çok benzediğini hissettim. Koç’ta bir seminer verdim ve yalnızca iki senedir doktora yapmama rağmen bana fakülte işi teklif ettiler. Başlangıçta, halen Tim’in laboratuvarından ayrılmanın zamanı gelmemiş gibi hissettim, fakat böyle bir iş fırsatının geçmesine izin veremezdim. Türkiye gibi bir ülkede, politikadaki yahut ekonomideki herhangi bir dalgalanmanın araştırmanız üzerinde ABD gibi büyük araştırma ülkelerinde olduğundan daha büyük bir etkisi olmasına rağmen, işi alıp taşındığım için çok mutluyum.”

Ardından, kendi laboratuvarınızı kurarken ne tür zorluklarla karşı karşıya geldinız?

Başlangıçta, özellikle postdoc olmak üzere, yurt dışından birini işe almak hemen hemen imkansız. Ayrıca, Türkiye’deki son değişikliklerle birlikte, Avrupa veya ABD’ye gitmek isteyen Türk öğrenci sayısı artmaktadır; yalnızca ayrılmak istiyorlar. Bu sizi adayların size “Araştırmanız harika ama Türkiye’de” dediği bir seviyeye getiriyor. Bir isim bulana kadar o çemberi kırmak zor. Beklemediğim bir diğer zorluk da Avrupa bilim camiasına yeniden entegrasyonun yavaş ilerleyişiydi. Türkiye’ye taşındığımda hiç kimse değildim, bu yüzden yeni ağlar kurmak için çok zaman harcamak zorunda kaldım. Misal verilecek olursa, alışkın olduğum NIH önerilerine kıyasla finansmanı güvence altına almak için her araştırma teklifinden ne beklendiğini anlamam epey zaman (beş yıllık seyahat) aldı.”

Laboratuvarınızı şimdi kurduktan sonra, bugün karşı karşıya geldiğınız zorluklar farklı mı?

“Laboratuvarım, ideal laboratuvar boyutumun biraz ötesinde olan fakat yeni fikirlerin peşinden gidebilmemiz için gerekli olan on insana genişledi. Grubunuzu genişlettiğinizde, herkesi besleyen bir atmosfer yaratmak bir meydan okumadır. Araştırma grubu kullanıcılarınız çok değişik, farklı zayıf yönleri ve kuvvetli yanları olmasına rağmen, herkes için en iyi akıl hocası olmaya çalışmalısınız.”

Laboratuvarınız şu anda hangi soruları yanıtlamaya çalışıyor?

“Hücrelerin doğru zamanda ve yerde anahtar süreçlere aracılık etmek için nasıl bölümlere ayrıldığını anlamakla ilgileniyoruz ve bu soruyu farklı hücre iskeleti tabanlı yapılar bağlamında konu alıyoruz. Memeli sentrozomlarının, kirpiklerinin ve merkezcil uyduların biyolojisini inceliyoruz. Sentrozom-siliyum kompleksi, hücre bölünmesinden hücresel sinyallemeye kadar değişen anahtar işlevlere sahiptir ve deregülasyonu, geniş bir semptom yelpazesi ile kişiliğize edilen kanser ve siliopatilere neden olmaktadır. Sentrozomların ve kirpiklerin, farklı uyaranlara yahut farklı hücre tipleri içinde nasıl bir araya gelip işlediğini inceliyoruz. Laboratuvarımdaki ana araştırma eksenlerinden biri, bu soruları, uzun seneler gizemli yapılar olarak kalan merkez kutuplu uyduların biyolojisine odaklanarak çalışmaktır. Doktora sonrası, tarafsız proteomik taramalar aracılığıyla, Sentrozomların merkezcil uydular aracılığıyla nasıl düzenlendiğine dair yeni yollar buldum. Sentrozomun yakınındaki zarsız yapılardır ve sentrozom proteinlerinin çoğunun merkezcil uydu proteinlerine yerleştiğini bilinmekte, fakat nasıl, neden ve ne zaman olduğunu bilmiyoruz. Yaklaştığımız şey, gelişim ve hastalık sırasında merkezcil uyduların biyolojisini incelemektir; bu, potansiyel olarak farklı hücre tiplerinde ve dokularda sentrozomların ve kirpiklerin düzenlenmesine yeni bir bakış açısı sağlayacaktır. Araştırma grubu kullanıcılarınız çok değişik, farklı zayıf yönleri ve kuvvetli yanları olmasına rağmen, herkes için en iyi akıl hocası olmaya çalışmalısınız.”

Yani merkezcil uyduların gelişimsel yahut hücresel bağlamlarına bağlı olarak çok değişik şekillerde oluştuğunu iddia edersiniz?

“Evet. Merkezli uydu enerjiklerini, dağılımını, işlevlerini ve proteomu inceleyerek, doku bağlamına bağlı olarak tüm bu yönlerde değişikliklar gördük. Bunun, sentrozomların ve kirpiklerin, yeni araştırma araçlarını adapte etmemizi gerektiren belirli dokunun gereksinimlerini karşılamak için nasıl uyum sağladıkları üzerinde neden ve olup olmadığını anlamak istiyoruz. Şimdiye kadar, memeli hücre dizilerini çalışmalarımızın çoğunda araç olarak kullandık ve şimdi, işbirlikleri yahut gelecekte olabileceken kök hücreler ve organoidler yoluyla fare modellerine doğru ilerliyoruz.”

Bir biçimde sentrozomlarla ilişkilidirler; merkezcil uydulara protein rezervuarları demek adil olur mu?

“İyi soru. Sanırım merkezcil uydulara, terminolojilerinden başlayarak yaptığımız birkaç adaletsizlik var – gerçekten merkezcil mi? Bir hücreden sentriolleri kaldırdığınızda, sitoplazmada ve sentrozomların ana mikrotübül düzenleme merkezi (MTOC) olmadığı kas hücrelerinde hala uydular mevcuttur, merkezcil uydular nükleer zarfın her tarafındadır. Sadece yüzeyi çiziyoruz; merkezcil uyduların sentrozom için ne yaptığına odaklanıyoruz, fakat onlara doğru bağlamda bakmadığımızı hissediyorum. Bunlara rezervuar demek kısmen doğrudur, fakat “neden” mühimdir. Bazı hücre türlerindeki kirpiklerin toplanması dışında, halen uydular için temel bir işlev bulamadık, ama bence öyle ”

Şimdiye kadar aldığınız en iyi bilimle alakalı tavsiye nedir?

“Sadece Matt ve Tim gibi büyük bilim adamları ve akıl hocalarıyla ve şimdi de EMBO akıl hocam Monica Bettencourt-Dias (Instituto Gulbenkian, Oeiras, Portekiz) ile çalışmak benim için gerçekten etkiliydi ve benim için gerçekten etkiliydi – yalnızca bilimlerini, nasıl akıl hocalığı yaptıklarını ve laboratuvardaki insanları önemsiyorum. Bunun yanında, seneler boyunca bana gerçekten takılan mühim bir tavsiye var, bu rolleri bölümlere ayırmanın önemi ile alakalıydi: evde bir anne olarak ve laboratuvarda bir bilim insanı olarak. Böylelikle, kariyerimin erken dönemlerinde, yaşamımın farklı yönlerinde zamanımı nasıl kullanacağım hususunda verimli ve etkili olmaya başladım ve bu da iş-yaşam dengesini sağlamama faydalı oluyor. Sadece yüzeyi çiziyoruz; merkezcil uyduların sentrozom için ne yaptığına odaklanıyoruz, fakat onlara doğru bağlamda bakmadığımızı hissediyorum.”

Birine kendi laboratuvarını kurması için vereceğiniz en mühim tavsiye nedir?

“İlham aldığınız bir akıl hocası bulmak ve tecrübelerinden – hem başarısızlıklarından hem de başarılarından – öğrenmek istiyorsanız olabildiğince çok insana çok soru sormaktan çekinmemeniz mühimdir. Yine, bir mentorun benim için önemini kabul etmeliyim; örneğin, Monica, laboratuvarıma başladığımdan beri çok destek oldu. ERC için ikinci aşamaya geçtiğimde beni Portekiz’e davet etti, tecrübelerini paylaşımı yaptı ve teklifimi benimle paylaşımı yaptı. Bu çok büyük ve bunun yanı sıra laboratuvardaki kendi çalışanlarınıza yahut diğer araştırmacılara ne kadar destek vermeniz gerektiğini anlamanızı sağlıyor.”

Katıldığınız toplantılardan, özellikle kariyerinizin ilk aşamalarında en iyi biçimde nasıl yararlanıyorsunuz?

“Bilim söz konusu olduğunda, özel yaşamımdaki kişiliğimden fazla farklı olan insanlara yaklaşmakta tereddüt etmiyorum. Türkiye’de olduğum için, daha çok uğraşmak ve farklı toplantılara sürekli olarak seyahat etmek veya farklı üniversitelerde yahut araştırma kurumlarında konuşmalar yapmak zorunda kaldım, bu da beni farklı türden araştırmalara maruz bıraktı ve işbirlikçi bulmama yardımcı oldu. Tanışmadığınız birine e-posta göndermek yerine, yüz yüze iletişim kurmak genelde daha basittir. Konferanslara gitmek, bireylerin sizin için orada olduğunu fark etmenize yardımcı olmaktadır – bilim uğruna, ortak bilimsel ilgiyi paylaşmak için.”

İnsanların özgeçmişinize bakarak kendinizle alakalı bilmeyecekleri enteresan bir gerçeği bize anlatabilir misiniz?

“Birçok araştırmacı gibi ben de yemek pişirmeye ve pişirmeye meraklıyım. Bilim adamları olarak deney yapmayı seviyoruz ve bu yemeğe dönüşüyor. Amerika’da geçirdiğim süre boyunca bölgemizde yalnızca birkaç Türk restoranı vardı, bu yüzden evde çok yaratıcı bir biçimde Türk tariflerini pişiriyordum. Laboratuvarıma başladığımda pişirmeye başladım çünkü o zaman tarifi yüksek hassasiyetle takip edebilirsiniz. Her hafta bir çok değişik tarif okuyarak sentezlediğim bir yahut iki tarifim oluyor ve sonra bunu laboratuar olan mutfağımda ekip üyelerim olan üç oğlumla birlikte uyguluyorum – kaliteli zaman bizim versiyonumuz! Yeni bir tarif, kıvam ve doku yönünden çok zor olan Fransız makaronlarını pişirmek içindir. Henüz orada değilim ama üzerinde çalışıyorum!”

Cevap bırakın