Koronavirüs salgını tüm dünyayı etkisi altına aldı ve halen tamamen kontrol altına alınabilmiş değil. Yapılan tüm çalışmalar halen beklenen düzeyde bir değişimi tüm ülkeler açısından gerçekleştiremedi. Ülkemiz ise dünya ülkeleri arasında aşılama ve koronavirüse karşı mücadele konusunda iyi denilebilecek bir yerde. Yapılan son açıklamalarla da tüm bu çalışmaların meyvesinin alınabileceği ve 2021 Eylül ayı itibariyle tüm eğitim kademelerinde yüz yüze eğitime geçilebileceği ifade ediliyor. Peki yüz yüze eğitime geçtikten sonra başta öğrencilerimiz olmak üzere eğitmenlerimizi ve velilerimizi neler bekliyor?
Yaşanan koronavirüs salgını uzun bir süredir eğitimin yüz yüze yapılamamasına ve bunun sonucunda da çok büyük öğrenme kayıplarının yaşanmasına neden oldu. Şöyle bir örnek vermek galiba durumun vehametini ortaya koymak için uygun olacaktır. Yükseköğretimde önlisans öğrenimi gören bir öğrenci 2019-2020 eğitim öğretim yılında eğitime başladıysa dört dönemlik önlisans eğitiminin 3 dönemini ne yazık ki uzaktan eğitim şeklinde tamamladı. Hal böyle olunca da onlar için belki de hiç bir zaman telafi edilemeyecek bir kayıp ortaya çıktı. Öğrencilerimizin yüz yüze eğitime başladıklarında onları bekleyen en büyük sorunlardan birisi öğrenme kayıplarının telafisi olacak. Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurumları bu duruma çözüm üretmek için araçlar geliştirmeye çalışıyor. Son olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın Telafide Ben De Varım uygulaması bunlardan bir tanesi. Öğrencilerimizin bu sorunla baş edebilmesi için öncelikle net bir durum tespiti yapması ve eksik kaldıkları alanlarla ilgili alan uzmanı öğretmen ve hocaların rehberliğinde bir yol tayin ederek bu yolda yürümesi çok önemli
Diğer bir sorun ise kaygı. Uzun süredir dışarıya temas etmeyen öğrenciler kapalı ortamlarda bir araya geldiklerinde koronavirüs salgınının sürmesi halinde bulaş riski üzerlerinde kaygıya dönüşebilir. Burada da öğrencilerin bilinçlendirilmesi ve psikolojik danışmanlar aracılığıyla kontrollü bir şekilde hayata adaptasyonlarının sağlanması şart. Diğer tüm koşullarda süreç onlar için daha yıpratıcı ve kontrol edilemez bir hal alabilir. Bu sorun uzun süre evlerinden eğitim vermek zorunda olan öğretmen ve öğretim elemanları için de yaşanması olası sorunlardan bir tanesi.
Bunlara ek olarak yapılan araştırmalar gösteriyor ki z kuşağı olarak tanımlanan genç nesil salgın sürecinde geleceğe ilişkin güvenlerini kaybetmiş durumdalar ve yarınlarından kaygı duyuyorlar.
Milliyet’ten Meltem Günay’ın haberine göre; Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV) tarafından hazırlanan 101 ilkokul/ortaokul, 57 lise/üniversite öğrencisi ile 119 ebeveynin katıldığı araştırma, pandeminin eğitim sürecini nasıl etkilediğini gözler önüne bir kez daha serdi.
Araştırmaya göre, ilkokul ve ortaokula gidenlerin sadece yüzde 51’i online eğitime dahil olabilirken, yüzde 47,5’i online derslere odaklanmakta zorluk yaşadığını ifade etti. Yüzde 57,1’i uzaktan eğitim/iş sürecinin ne zaman biteceğini bilmemelerinin eğitim hayatlarını olumsuz etkilediğini belirtti. Yüzde 55,1’i pandemi süreciyle birlikte gelecek kaygısı yaşamaya başladığını söyledi.
Araştırmaya katılan tüm öğrenciler pandemi sürecinde bel ve boyun bölgelerinde ağrılar meydana geldiğini ve göz sağlığı konusunda problem yaşadıklarını ifade etti. Araştırmaya katılanların beslenme ve uyku düzeninde değişiklikler meydana geldiği, daha az hareket ettiği görüldü. Özellikle yetişkin grup pandeminin fizyolojik etkilerini daha fazla hissettiğini bunun da yorgunluk olarak etkisini gördüklerini belirtti.
Yetişkin katılımcıların yüzde 89,9’u hem kendinin hem de sevdiği kişilerin koronavirüse yakalanma düşüncesi nedeniyle kaygı duyduğunu belirtti. Yüzde 80,7’si ise sosyal desteğe daha çok ihtiyaç duyduğunu, ilkokul ve ortaokula devam eden bireylerin yüzde 46,9’u pandemi sonrası sosyal hayata karışmada kaygı yaşayacağını ifade etti.
Lise ve üniversiteye devam edenlerin yüzde 40,4’ü ise bu nedenle sosyal hayatının zarar gördüğünü belirtti. Lise ve üniversiteye devam eden bireylerin yüzde 43,9’u pandemi sürecinde dikkat ve odaklanma problemleri yaşadığını kaydetti. Üç grupta da pandemi sürecinin psikolojik etkilerine bakıldığında, kişilerin süreçteki belirsizlik, sosyal hayata karışma, kendine ve sevdiklerine koronavirüs bulaşma ihtimali ile ilgili yüksek kaygı duyduğu, sosyal hayattan uzak kalınması sebebiyle kendilerini yalnız hissettikleri sonuçlarına ulaşıldı.
Pandeminin ekonomik etkilerine de yer verilen rapora göre; yetişkin katılımcıların yüzde 82,4’ü pandemi döneminde ailesinin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını söyledi. Yüzde 53,4’ü yaşadığı maddi zorluklar sebebiyle aile içi ilişkilerinin olumsuz etkilendiğini, yüzde 52,1’i refah seviyesinin azaldığını ifade etti. Yüzde 86,6’sı pandemi sürecinde ek bir maddi gelir kaynağına ihtiyaç duyduğunu belirtti. Yetişkin katılımcıların yüzde 67,8’i çocuklarının online eğitim ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını kaydetti.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.