Necmeddin Okyay kimdir? Nereli, kaç yaşında? Eserleri hangileridir?, biyografi bu kez siz değerli okurlarımıza Necmeddin Okyay kimdir? Nereli, kaç yaşında? Eserleri hangileridir? başlığı altında geniş bir şekilde bilgiler verelim istedik.. Necmeddin Okyay kimdir? Nereli, kaç yaşında? Eserleri hangileridir? yaşamı ile ilgili tüm detaylar..
Necmeddin Okyay kimdir? Nereli, kaç yaşında? Eserleri hangileridir?
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde tertip edilen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde vefa ödülüne layık görülen Necmeddin Okyay kimdir? Nereli, kaç yaşında? Eserleri hangileridir? Açıklamalar haberimizin detay kısmında…
NECMETTİN OKYAY KİMDİR? NERELİ KAÇ YAŞINDA?
Mehmed Necmeddin Okyay, 29 Ocak 1883’te Üsküdar’da dünyaya gözlerini açtı. Babası Üsküdar Mahkeme-i Şer’iyye başkâtibi ve Valide-i Cedid Camii imam-hatibi Abdünnebî Efendi, annesi Binnaz Hanım’dır. Kasapzâde Hâfız Mehmed Efendi’nin yanında başladı hıfz eğitimini Hâfız Şükrü Efendi’den bitirdi.
Üsküdar’daki Valide-i Cedid Camii’nde imam ve hatip olan babasının 1907’deki vefatı sonrası aynı camide aynı vazifeyi üstlendi ve vazifelendirildiği kırk yıl boyunca buradaki görevini sürdürür.
SANATLARI NELERDİR?
Ravza-i Terakkî Mektebi’nde okurken hat muallimi Hasan Talat Bey’den rik’a, divanî, celî divanî yazılarını öğrenerek icazet aldı. İlerleyen senelerda Nuruosmaniye Medresesi’ndeki Filibeli (Bakkal) Hacı Ârif Efendi’den ders aldı ve celî üstadı Hattat Sâmi Efendi’den ta’lik hattını öğrendi; 1905 senesinde bu yazı türünden, 1906 senesinde ise sülüs-nesih yazılarından icâzet alarak hat sanatındaki bilgi ve kabiliyetini geliştirdi.[8] Bu kabiliyeti ile 1957’de devrin ünlü hattatlarından Mehmet İlmî Efendi ve oğlu İsmail Hakkı Altunbezer’in mezar kitabesini celî ta’lik hatla yazıp hazırlayacaktır.
Okulunda hat derslerine devam edemeyince ebru sanatına merak sardı ve Özbekler Tekkesi şeyhi Hezarfen İbrahim Edhem Efendi’den ebru sanatını, kâğıt boyama ve aharlama (perdah) usullerini ve hatta ince marangozluğu öğrendi.[9] Bunun yanı sıra Konyalı müderris Mehmed Vehbi Efendi’den is mürekkebi imalini,Sultan Abdülaziz’in okçubaşısı Seyfeddin Bey’den kemankeşliği öğrendi ve Kaptanpaşa Camii imamı Ahmed Nazîf Efendi’den aşere ve takrîb, Çinili Camii imamı Nûri Efendi’den ilmiye icâzetnâmelerini aldı. Medresetü’l-Hattatin’den mezun oldu; burada hocalık da yapmıştır.
Eski kitapların tamirini ve yeni cilt yapımını öğrenen Okyay, bu sanatıyla eski eserlerin tamirinde çalıştı ve yeni eserler için özel ciltler hazırladı. Soyadı Kanunu çıktığında “Okyay” soyadını alarak kemankeşlik ve okçuluğa olan sevgisini soyadına da taşıdı. Okyay, vakıf arazisi olan Okmeydanı’nın ilki 1920’de, ikincisi 1940’ta olmak üzere satışını Devlet Şûrası’na kadar takip ederek ve mahkemede “Burası benim (okçuların) malımdır. Fatih burayı okçulara vakfetti.” diyerek, vakfiyeden örneklerle satışını önlemiştir.
Bahçesinde özel merakı olan gül yetiştiriciliği neticesinde 444 farklı çeşit gül yetiştirdi. Süheyl Ünver bu merakı sebebiyle kendisini “gül çapkını” diyerek latife etmiştir. O zamanda yapılan gül yetiştiriciliği yarışmalarından ödüller almıştır. Necmeddin Okyay’ın bir meziyeti de kimin olduğu bilinmeyen ve imzasız olan hat eserlerinin kime ait olduğunu büyük bir isabetle tayin edebilmesiydi. Ayrıca taklit kabiliyeti de olan Okyay, birden fazla şiveyi ve birinin konuşma tarzını taklit edebilmekteydi.
Hezârfen Okyay özellikle ebru sanatında ilk kez denenen ve zamanla kendi adıyla anılacak bir üslup geliştirmiştir. Necmeddin üslubu adı verilen bu ebru üslubunda, o döneme kadar uygulanması düşünülmemiş olan lale, sümbül, fulya, karanfil gibi çiçek desenlerini ebruya uygulamıştır.
ESELERİ NELERDİR?
*Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne teslim ettiği 140 civarında kıta ve levha şeklinde hazırladığı eseri mevcuttur. Bu yazıların bir kısmı mezuniyet ödevi olarak öğrencilere tezhip ettirilmiş olup halen İstanbul Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonundadır. Tezhip edilmeyen diğer yazılar 2000 senesinde Mimar Sinan Üniversitesi Rektörlüğü’nden çelik dolabıyla birlikte kaybolmuştur.
*Topkapı Sarayı’nda bir hat levhası mevcuttur. Hat koleksiyonunun büyük bir kısmı 1961 senesinde Topkapı Sarayı Müzesi’ne, kalanları da ölümünden sonra Türk-İslam Eserleri Müzesi ve Türk-Petrol Vakfına verilmiştir.
*İstanbul’un Kurtuluşu üzerine çekilen düşman gemilerinin görüntüsünden ilhamla “Gel keyfim gel” yazan bir ebru hazırlamıştır.
*1910’da Pierre Loti’nin oturduğu ev için belediye aracılığıyla hazırlatılan kitabeyi yazmıştır.
*1934’te İran Şahı Rıza Pehlevi’nin İstanbul ziyaretinde boyu 14, eni 2,5 metre olan takın üzerindeki
*Farsça levhayı hazırlamıştır.
*Bazı eserlerini Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi’nde görmek olabilecekdür.